Translate

İzleyicilere siz de katılın!...

Sayfalar

gece hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gece hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Haziran 2012 Cuma

YasamOyunu Twitter Gece Hikayeleri #GeceyarisiHikayesi

 Twitterda son günlerde Gece Hikayesi furyasıdır gidiyor.


nın başlattığı
 hashtag ına spontane yazılan hikayeleriyle katılıyor herkes. Bütünlük gördüğüm özgün hikaye/öykü/yazıları burada yayınlayacağım.

Kendi hikayemle başlamak istiyorum:) İçsel bir gezinti, öykü tadında..
DÜŞÜM



Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk...

Birbirlerine 'o biraz tuhaftır' dediklerinde ne anlama geldiğini algılayamıyordum önceleri...

  Onlara benzemeyene tuhaf diyor olmalıydılar (?) Onlar gibi yemek yiyor, uyuyor uyanıyordum, >

  aynaya baktığımda normal bir insan görüyordum. Demek ki, tuhaflığım dış görünüşümle ilgili değildi...
  İç organlarımızda aynı olmalıydı. Onlara benzemeyen tarafımı bulamıyordum.

  Anneme sorsam şöyle diyecekti; 'Nereden buluyorsun bu tuhaf soruları bilmem ki (?)’ Yanıtsız iki sorumuz daha olacaktı.

  Babamla, gece sohbetleri her zamanki gibi yataklarında da devam edecekti... Duvarların bir sıra tuğla ile >

  örüldüğü hesaba katılmıyordu. Bizi ayıran çite ise her gece bir sıra dikenli tel daha ekleniyordu…

  Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor..

  Gün boyunca tüm şifreleri bozulan hayatın kendini onarma çabası, >

  içime derin bir hüzün çöktürse de yaşamaya doyamıyorum hiç bir anını.

  Pencereyi açıyorum; derin suların yüzeyinden gökyüzünü izliyorum…

  Mutluluk kaynağım yıldızlar bana yetiyorUzak yıldızlarla ilgili düşlerim gecelerimi derin mavi su gündüzlerimi süslüyor

 
Gökyüzünün en uzak noktasından gözlerimi ayırmıyor, bir yıldız kaymadan yatağıma girmiyordum.

  Her kayan yıldız bana ondan gelen bir işaretti; ‘bekle, biraz daha bekle’ bekledim…

  bu bekleyiş onun olmama olasılığından kötü değildi.

  Bazen hiçbir işaret, hiçbir hareket bulamıyordum… Güneşin sessizce saklandığı yerden çıkışını izliyordum..

  Yine uyanacaklarını, yine her şeyi mahvetmek için koşuşturup duracaklarını aklıma bile getirmek istemiyordum.

  Denizin gökyüzüyle birleştiği noktayı, ufku böyle dakikalarda fark etmiştim.

  Ben de denizde yaşasaydım eğer düşümle aynı noktada buluşabilirdim.

  Gerçeği açıklıyor ya da arıyor değilim. Ben sadece  sessiz bir iç dökmeyle sarsılan bedenimin içindeki gezgin ruhun sesini dinliyorum

 
Deniz canlılarının denizin kendisinden daha önemli olduğuna inanıyorum.

Dünya ve İnsanlar içinse bunun tam tersi geçerli. Dünya nın kendisi tek tek insanlardan daha önemli.

  Kişiyi yaşamdan silen bu korkunç hata yetmiyormuş gibi, insanı sürü haline sokan toplumsal mekanizmalara duyulan sempatiyi en değerli şeymiş gibi görmemiz bekleniyor.

İnsan kötürümleştiriliyor, aşağılanıyor…

  Üstünde oynanan tablonun orijinal özelliklerini kaybetmesi gibi doğal yeteneklerini tanımadan kaybeden insan!

  Gerçekte neyse, ‘O’ gibi yaşayabileceği olanaklardan yoksun; sevgisiz, güvensiz, mutsuz insanlar…

  Karanlık bir dehliz ve onca insanın hiç çıkma çabası yok…

  Üstelik önemli bir şeyi yakalamışçasına sıkı sıkı ya tutunmaların da anlayamadığım bir zevk alış biçimi olmalı..

  Kendi yaptıklarımızın sonuçlarına katlanmak cesaret ister. Hatta arkasında duramayacaksak hiç başlamamak en iyisidir.

  Bu hayat yolculuğunda kendimizi oluşturma şansının seçimini de tam burada yapmış oluruz.

  Başkalarının istediği okullara gitmek, yönlendirdiği hayatlar yaşamak aslında ne kadar da güvensizlik doludur.

  Sizin için seçilenlerin sonuçlarını yaşarken cesaret de işe yaramazSanırım en kötüsü insanın kendi hayatını seyretmesidir

  İşte bu yüzden yadırganıyordum… Kendilerine benzemeyeni ise ayıklamayı iyi biliyorlardı.
 
Yanlarında ayrık otu gibi durduğumu bende biliyordum. Haklı olmak göreceli, bende haklıydım.

  Kitaplar kurcalıyor bilgilerimi arttırıyordum. Bilginin peşinde olduğum sanılabilirdi ya, aslında daha çok yıldızların su üstünde oluş- turdukları renk ve şekillerin peşinde olduğumu itiraf ediyorum. 

Bulduğum her renk karışımı beni heyecanlandırıyordu… Oysa bu duyguyu yaşıtlarım karşı cinsiyle yaşıyordu…



Öykünün tamamını http://duyanyazi.blogspot.com/2010/09/dusum-gece-oldu-diye-hayat-bitmiyor.html?spref=bl da bulabilirsiniz.
Twitter Retweet ilginç içerik - Twitter Aforizmaları Twitter Gündemi